Dilenmek ve Dilencilik Hakkında Dini Bilgiler

Dilenmek ve Dilencilik Hakkında Dini Bilgiler

Dinimizde Dilenmek Hakkında Bilgi

Dilenmek, bir ihtiyaçtan ötürü başkasından yardım istemektir. Genelde maddi anlamda yapıldığı için, dilencilik mesleği ortaya çıkmıştır. Günümüzde hasta, yaşlı, çocuk veya çeşitli engelleri bulunan kişilerin, iş bulamadıklarından dolayı, kolay yoldan köşeyi dönme niyetinde oldukları ya da ruhen veya bedenen hastalıklı oldukları için dilenciliği meslek haline getirirler.

Dinimiz, çalışmayı emir ve tavsiye ettiği gibi, bunu üstün bir fazilet olarak görmüştür. Tembellik ve buna bağlı olarak dilenciliği de kötülemiştir.

Dinimizde bazı özel durumlarda dilenmek caiz olmakla birlikte belli bir sınırlama da getirilmiştir.

Dilenmek Caiz mi? Yoksa Haram mı?

-Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi haramdır.

-Hiç yiyeceği bulunmayıp, sağlam, çalışacak, ticaret edecek halde olan kimsenin de, yiyecek, içecek veya bunları almak için para istemesi, dilenmesi haramdır. Bunun varlığını bilerek, istediğini vermek de haramdır. Ancak istemeden verilen malı alması caizdir.

-Aç veya hasta olanın yiyecek istemesi gerekir. Bir günlük yiyeceği olup da çalışabilecek haldeki kimse, ilim öğrenmekle veya öğretmekle meşgul ise, yiyecek istemesi caiz olur.

-Parasını harama sarf edene ve israf edene sadaka verilmez. Camide cemaat arasında dolaşarak dilenmek haramdır. (Redd-ül Muhtar)

Görüldüğü gibi, dinimizde, eli ayağı tutup da çalışabilenlerin dilenmesi haramdır.

Dinimizde Kimlerin Dilenmesine İzin Verilmiştir?

Dilenmek ancak şu üç kişiye caizdir:

-Toprağa yapıştıran fakirliğe uğrayana (son derece fakir düşene)

-Altından kalkamayacak derecede borç altına girene,

-Aralarını bulmak için kan parası yüklenen kimseye.

Başka bir rivayette ise dördüncü bir şart getirilir:

Çok acı veren müzmin bir hastalığa kapılan kimse ihtiyacı kadar isteyebilir.(Ebû Dâvud, Zekât: 26)

Dilenmekte Bir Ölçü Var Mı?

Bir günlük yani sabah-akşam yiyeceği olanın dilenmesi caiz değildir. Dilencinin önünde bir günlük yiyecek parası varsa, ona bir şey vermek caiz olmaz. Fakat önünde para yoksa veya çok az varsa, onun bir günlük yiyeceği olduğu bilinmediğinden sadaka vermek caiz olur.

Her gün az da olsa sadaka vermelidir. Bir ay bekleyip de daha çok vereyim diyerek sadakasız gün geçirmemelidir.

Dilenmek Hakkında Hadisler

Hz. Ebû Ümâme şöyle demiştir:

-“Rasûlullah (s.a.v) bana kim bey’at edecek diye sordu. Sevbân, hepimiz bey’at ettik ya Rasûlullah dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Ama başkalarına el açıp hiç bir şey istemeyeceğinize bey’at edeceksiniz. Sizden biri dilenmeye devam ettiği takdirde yüzünde bir parça et kalmamış halde Allah’a kavuşur.” (Buhari, Zekât 52; Müslim, Zekât 103)

-Bir adam Rasûlullah’ın (s.a.v) bir şeyler istedi. Allah Rasûlü de verdi. Adam dönüp gitmek üzere ayağını kapının eşiğine basar basmaz, Efendimiz Sallallahü aleyhi ve sellem: “Dilenmede olan kötülükleri bilseydiniz kimse kimseye bir şey istemek için asla gitmezdi!” buyurdu. (Nesai, Zekât 83)

-“Kişinin iplerini alıp dağa gitmesi, oradan sırtında bir deste odun getirip satması, onun için, insanlara gidip dilenmesinden daha hayırlıdır, insanlar istediğini verseler de vermeseler de.” (Buhari, Zekât 60, Büyu 15)

-“Kim, kendisini müstağni kılacak miktarda malı olduğu halde isterse, kıyamet günü, istediği şey suratında bir tırmalama veya soyulma veya ısırma yarası olarak gelir!”

Yanında bulunanlar:

-“Kişiyi müstağni kılan (miktar) nedir?” diye sordular.

-“Kırk dirhem altın veya o kıymette bir başka şey” buyurdular. (Ebu Davud, Zekât 23, Tirmizi, Zekât 22)

“Kim (malını artırmak için) insanlardan dilenirse, o mutlak surette ateş talep etmiş olur. Öyleyse ister azla yetinsin isterse çoğaltmayı istesin.” (Müslim, Zekât,105)

-Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren, 70 şeye muhtaç olur.(Tirmizi)

-Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.(Beyheki)

-Mal biriktirmek için dilenen, ateş koru dilenmiş olur. (Müslim)

-Kendisinin veya çoluk çocuğunun katlanamayacakları bir ihtiyacı yok iken, dileneni Allah’u Teâlâ ummadığı yer ve zamanda muhtaç eder. (Beyheki)

-Dilenci, dilenmekteki vebali bilseydi, hemen dilenmekten vazgeçerdi.(Taberani)

-Gerçek yoksul, ihtiyacını karşılayacak bir şeyi olmayan, hatırlanmadığı için sadaka verilmeyen, kendisi de kalkıp kimseden bir şey istemeyen kişidir. (Buhari)

-Şu üç şey için yemin ederim: Sadaka vermekle asla mal eksilmez. Öyle ise sadaka verin! Zulüm gördüğü şahsı, Allah rızası için affeden, dünya ve ahirette aziz olur. Öyle ise affedin! İsteme kapısını açana da, Allah’u Teâlâ fakirlik kapısını açar. (İ.Ahmed)

-Dilenmeye mani olan zenginlik, sabah-akşam yiyeceğe malik olmaktır. (Rüzeyn)

Dinimizde Dilenmek Hakkında Bir Hadise

Bir gün Rasûlullah (s.a.v) huzurunda Ensar’dan birisi gelerek bir şey istedi. Rasûlullah ona sordu:

“Evinde bir şey var mıdır?”

“Evet, yâ Rasûlullah, bir çulumuz var. Bir kısmını altımıza seriyoruz, bir kısmıyla da örtünüyoruz. Bir su kabımız var, onunla da su içiyoruz.”

“Öyleyse hemen kalk, çul ve su kabının her ikisini de al, bana getir.”

O kişi gitti, her ikisini de getirdi. Resul-i Ekrem çulla su kabını eline aldı, hazır olanlara göstererek, “Şu iki eşyayı satın alacak kimse var mı?” diye sordu. Cemaatten bir zat, “Ben her ikisine de bir dirhem veririm.” dedi.

Rasûlullah iki-üç defa, “Bir dirhemden fazla veren yok mu?” diye tekrarladı. Daha sonra başka birisi, “Ben iki dirheme alırım.” dedi. Rasûlullah çulu ve su kabını o zata sattı. İki dirhemi aldı, eşya sahibine verdi ve şöyle buyurdu:

“Bu paranın bir dirhemi ile yiyecek al, ailene bırak; bir dirhemine de bir balta al, bana getir.”

O adam gitti, bir balta aldı, geldi. Resul-i Ekrem baltaya kendi eliyle bir sap taktı. Sonra da o adama vererek, “Al bunu, git odun kes, topla, sat. Seni on beş gün görmeyeceğim.” buyurdu.

O adam gitti, odun kesti, topladı, sattı. Rasûlullah’ın huzuruna geldiğinde on beş dirhem kazanmıştı. Bir kısmına giyecek, bir kısmına da yiyecek almıştı. Rasûlullah bunun üzerine şöyle buyurdu:

“Dilencilik yüzünden siyah bir nokta olarak kıyamet gününde gelmektense, şu hâlin ondan daha hayırlıdır.