Duamız Hangi Şartlarda Kabul Olur?

Duamız Hangi Şartlarda Kabul Olur?

Duamız Hangi Şartlarda Kabul Olur?

Duamız Hangi Şartlarda Kabul Olur, kabul olunup olunamayacağını bir tek Yüce Allah bilmektedir. İstediğimiz arzuladığımız ve Allah-u Teala’ya iletip kabul olunmasını beklediğimiz dualar hayırlı sonuca sebep olacaksa Allah’ın izniyle tüm arzular ve dilekler gerçeğe kavuşur. Ancak bazen öyle dualarımız vardır ki; bizler kul olarak gerçekten hayırlı bir şey istediğimizi sanarak, Allah’ın ilminden uzakta gerçeği göremeyerek bile bile kendimiz için felakete dua etmiş oluruz. Yüce Allah o kadar büyüktür ki, eğer biz hayırlı dualar etmek için ellerimizi açmışsak O’nun katına asla açılan ellerimizi geri çevirmez. Bizleri O’nun bilip bizim bilmediğimiz ilim sebebiyle cezalandırıp, kendi isteğimizle istediğimiz felaketi önümüze sunmaz.

Tevekkül Duası ve Önemi

Allah-ü Teala bizim bilmediğimiz ve hatta kimsenin bilmediği her şeyi bilendir. Eğer dualarımızda kalbimiz halis ise ve elbette ki Allah’ın sunduğu iyiliklere inancımız sonsuz ise kabul olmayacak dua yoktur. Bir duanın kabul olması demek, kulların istediğinin aynısının gerçeğe dönüşmesi demek değildir. Temiz kalplilikle edilen her duanın Allah katında yeri ve geçerliliği vardır. Bundan asla şüphe edilmemelidir. Ettiğimiz duanın kalbimizdeki temizliği oranında hayra dönüşümü vardır. İşte bizim bilemediğimiz Yüce Allah’ın görüp bildiği ilim de dikkate alınarak her zaman tevekkül duası edilmelidir. Yani her duamızın içerisinde tevekkül duası yer almalıdır. İsteğimizi, arzumuzu dua ederek Allah’a sunarken ‘bana ve çevreme hayırlısıysa şu duamı kabul et Allah’ım’ veya ‘en hayırlısını yalnızca sen görür sen işitir sen bilirsin Rabbim’ demeyi, bunları derken de kalben istemeyi unutmamalıyız.

Duaların Kabulü

Duamızın kabul olma şartlarını elbette ki sadece Cenab-ı Allah bilir. Ancak günümüze ulaşmış olan hadislerden, kitabımız Kuran-ı Kerim’den en büyük şartın yine kalbimizdeki saflıkta olduğu anlaşılmaktadır. Kuran’ı Kerim Mümin Suresi’nin 60. ayetinin meali bu durumu çok iyi açıklamaktadır. ‘Bana halis kalp ile dua ederseniz kabul ederim. Bana ibadet etmek istemeyenleri, zelil ve hakir eder, Cehenneme atarım’ mealindeki ayet-i kerime duaların kabulü için halis yani temiz ve saf kalbi şart koşmaktadır. Temiz kalp eşliğinde, gerçekleşmemesi konusunda tereddüt etmeksizin yaptığımız dualarda istediğimizin, arzuladığımızın gerçekleşmemesi durumunda da bundan iki hayır çıkarmamamız gerekmektedir. Ya bizler kula olarak bilmeden hakkımızda hayırsız sonuca sebep verebilecek bir şey istemişizdir ve Yüce Allah’ımız kendi ilmi ile bunu önlemiştir. Ya da Allah-ü Teala, etmiş olduğumuz duanın mükafatını bize kıyamet günü sevap olarak sunacaktır.

Bu konuda sunulabilecek kaynak ise; Ebu’l-Leys Semerkandi tarafından yazılan Tenbihü’l Gâfilîn (Gafillere Nasihatler) isimli kitaptır. Bu kitap içerisinde ahiret günü Allah-ü Teala’nın ‘bu senin filan zamanda ettiğin duadır. O duanın yerine sana şu sevapları veriyorum’ şeklinde buyurulacağı yazışmıştır. Bu sevaplara nail olanların ise ‘keşke dünyada hiçbir kabul olmasaydı da bugün onların karşılıklarını görseydim’ diyecekleri belirtilmektedir.