İslam’da Eşcinsellik Hükmü

Bilindiği gibi İslami konularda İslam hukukçuları bizler için gerekli araştırmaları yaparak merak ettiğimiz konularda gerçeği öğrenmemize vesile olmaktadır. İnsanların merak ediyor olduğu konulardan bir tanesi de İslam’ın eşcinsellik konusundaki hükümleridir. Bir çok İslam hukukçusu Kuran-ı Kerim de hem zinanın hem de eşcinsellik olarak bilinen livatanın açık bir şekilde hayasız ve çirkin bir durum olduğunun belirtilmesi ile eşcinsellik ve zina arasında bir kıyas yapmıştır. Ve yapmış olduğu kıyas sonucunda da eşcinselliğin de zina ile eş değer hükümler taşıdığı kanaatine varmış bu durumunda zina olarak adlandırılabileceğini söylemiştir.
Şafii mezhebinin imamı ve Hanefi hukukçularından bir kaçına göre eşcinsellik yapan birine zina suçlarında uygulanan had cezası verilmektedir. Yani bu durumda fail muhsan ise recmedilir, eğer aksi bir durum var ise yani fail muhsan değil ise cezası yüz celde olur. Ayrıca şafiiler de eşcinsellik suçu işleyen failin bekar olup olmama durumu da göz önüne alınır ve bekar olması durumunda cezasına sürgün edilmenin de ekleneceği bilinir. Malikilik mezhebinin imamı ise eşcinsellikte bulunan bir kimseye ister muhsan olsun ister muhsan olmasın ölüm ya da recm cezası verilmesi gerektiği görüşü içindedir. Tüm bu hukukçulara göre eşcinsellik suçunu işlemiş olan suçlunun suçlu olarak ispatlanabilmesi için zina suçlarında olduğu gibi dört şahidin getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca eşcinsellikte bulunan kimselerin öldürülmesi gerektiği de bazı hadis otoriterleri tarafınca sened yönü ile tenkit edilmiştir.
Bazı hukukçulara göre eşcinsellik yani livata zinadan farklı bir durum olarak gösterilmiştir. Bu şekilde değerlendirme yapan hukukçular imamiyye ve zahiriyye mezheplerine mensup hukukçulardır. Bu hukukçulara göre eşcinsellik zina ile kıyas edilemeyeceği için ve zina ile aynı şekilde isimlendirilemeyeceği için zinadan farklı hükümler taşımaktadır.
Ebu Hanife üreme organı dışında, başka bir yol ile kadın ya da erkekle cinsel ilişkide bulunmanın bir zina olmadığını ve eşcinsellik yolu ile nesebin karışmasının ihtimal dahilinde olmayacağını bildirmiştir. Ve bu suçu işleyen kimseler devletin yetkili makamlarınca verilecek olan uygun ve ceza ile cezalandırılması takdir edilmiştir. Ayrıca bu fakihler eşcinsellik suçunun ispatlanması için sadece iki şahidin tanık gösterilmesini yeterli bulmuştur.
Bazı âlimler de “İçinizden iki kişi açık bir hayasızlıkta bulunursa onlara ceza verin” mealinden yola çıkaraktan bu ayetin eşcinsellik yapan kimseler için hüküm taşıdığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeple ayetin hükmü çerçevesinde bu suçu işleyen kimselere tazir cezasının verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca bu görüşü tabiin âlimlerine mensup olan Mücahid’in de savunduğu bilinmektedir.
Bir çok İslam alimi de bir kimse aleyhine yapılmış olan eşcinsellik sucunun ithamının ispat edilmemesi durumunda kazf suçuna sebebiyet vereceği görüşünü taşımaktadır. Zahirler ve Ebu Hanife ise bu tür bir ithamın tazir cezası ile cezalandırılmasının doğru olacağını savunmuştur.